Bugün yazıma tüm işçi ve emekçileri selamlayarak başlamak istiyorum. Bugün onların günü, bugün emeğin, alın terinin günü!
1 Mayıs İşçi ve Emekçi Gününü daha iyi anlamak için tarihte küçük bir yolculuk yapmak istedim.
1856 Avusturalya’da Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, uzun çalışma saatlerini protesto amaçlı ve günde 8 saat çalışma talebi ile Parlamento Evi’ne bir yürüyüş düzenler. 1881 yılında bu sefer ABD’de yarım milyon işçi meslek ve emek birliği federasyonu önderliğinde 8 saatlik iş günü mücadelesi için eylem düzenler. Bu eylem bir başlangıç olur ve ülke geneline yayılır. 1 Mayıs 1886 da yaklaşık 350 bin işçi greve çıkar ve bu sefer bu olay şiddetle sonuçlanır. Eylemcilere ateş açılır, birçok işçi hayatını kaybeder ve önderleri idam edilir. Bu olay ABD işçi federasyonunun pes etmesine neden olmaz ve 8 saatlik iş günü düzenlenmesi kazanılana kadar her 1 Mayıs’ta eylem yapma kararı alır. Bu olaylar dünya geneline yayılır, Fransız ve Belçika İşçi Sendikaları Konfederasyonları da 8 saatlik iş günü için mücadeleye başlar ve 1889 yılında Paris Kongresi ile kurulan II. Enternasyonal 1890 yılından itibaren 1 Mayıs’ı işçi sınıfının uluslararası birlik ve dayanışma günü ilan eder.
8 saatlik iş gücü kazanılmış olmasına rağmen işçilerin savaşı bitmemiştir! Her gün artan iş cinayetleri işçilerin güvenliği açısından daha büyük bir üzüntüye sebep olmaktadır. Halen günümüzde iş verenlerin ihmali ve pintilikleri maalesef ama birçok emekçimizin hayatını kaybetmesine sebep olmaktadır.
Bu küçük yolculuktan sonra bu güzel günde tüm işçi ve emekçi abilerimi, ablalarımı ve kardeşlerimi sevgi ile kucaklayarak onlarla birlik ve dayanışmamı belirtmek isterim.
Güzel günler her zaman uzun uğraşlar sonucu emek ve alınteri ile kazanılmıştır!
Emekçilerin günü kutlu olsun!