22 Şubat’ta bizden çok uzak topraklarda, bizi yakından ilgilendirmesi gereken bir gelişme yaşandı.
Ülkeleri birçok yönden değerlendirip puanlayan S&P (Standard & Poor’s), Yeni Zelanda’nın puanını ‘AA+/A-1+’ ve ‘AAA/A-1+’e yükseltti. Bu yükselmenin sebebini ekonominin Covid-19 salgınından hızlı bir şekilde kurtulması olarak belirtildi.
Şuraya dikkatinizi çekmek istiyorum. S&P, Yeni Zelanda’nın diğer ülkelerden çok daha hızlı bir şekilde salgının yayılmasını engellediğine özellikle vurgu yaptı. Bu haberden sonra hazine bonolarının getirisi arttı ve Yeni Zelanda Doları değer kazandı.
Ekonomi ve finans ile çok ilgilenmeyenler için kısa bir not düşeyim; S&P, merkezi New York’ta bulunan uluslararası bir kredi değerlendirme kuruluşudur. Ülkelere verdikleri puanlar yatırımcılar tarafından son derece ciddiye alınan kuruluş, ülkelere ciddi yarar sağlayabileceği gibi aynı zamanda zarar da verebilmektedir.
Değerlendirme kriterleri ile ilgili bilgiler ile sizi boğmak istemiyorum. Ancak, vakaların bulunduğu yerde hemen kapanılmanın ve vakayı izole etmenin artık ekonomik rahatlamanın önkoşulu haline geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ekonomik aktivitelerin devam edebilmesi için az sayıda vakaya göz yummak aslında ekonomiye büyük zarar… Evet, kademeli açılma veya hiç kapanmama sanıldığının aksine ekonomi için iyi değil!
Bu duruma Lefkoşa’dan bakınca, şu ana kadar ekonomimiz için doğru kararlar veremediğimizi görüyoruz. Ekonomik aktivitelerin devam edebilmesi için erken açılma veya hiç kapanmama telaşında kaybolduk. Bir adım geri çekilip büyük resme bakınca görüyorum ki, sebeplerimiz haklıydı, ama çok yanlış yaptık.
Evet, “yaptık” diyorum. Çünkü ben de yurttaşlarım ekmek parası kazansın istiyorum, uzun süre boyunca da kontrollü açılmanın doğru ve gerekli olduğunu savundum.
Peki, bundan sonra ne yapacağız?
İlginçtir, en güzel cevabı yine Yeni Zelanda’da buldum…
Geçtiğimiz hafta sonu, uzun süredir vaka görmeyen Yeni Zelanda’da 21 yaşındaki bir öğrencinin pozitif olduğunu tespit edildi. Bunun üzerine hükümet ülkenin en büyük şehri olan Auckland’ı kapattı.
Yani 1 vaka yüzünden 5 milyonluk ülkenin 1.7 milyonluk en büyük şehri şu anda kapalı…
Biliyorsunuz, bizim nüfus belli değil ama bizdeki karşılığı kabaca şu:
“Dikmen’de 21 yaşındaki bir gencin Covid-19 pozitif çıkması sonucu, tüm Lefkoşa ve Girne 14 günlüğüne kapatıldı. Bu bölgelere giriş-çıkışlar yasaklandı”
Peki, aslında ne oldu? Şubat ayını kapalı geçirmemize sebep olan vakalar Alsancak’ta ortaya çıktı. Biz ise müdahale etmedik. Salgın yayıldıkça yayıldı ve müdahale etmemenin en ağır cezasını ise özel sektör çalışanları ve esnaf ödedi.
Şu anda ise Haspolat bölgemizde vakalar aldı başını gidiyor… Vakaların Üniversite kaynaklı olduğunu ve diğer üniversite bölgelerinde de aynı sorunun yaşanabileceğini görüyoruz.
İlgili bölgelerde bir kapanma henüz yok.
Ekonomimizin lokomotifi durumunda olan üniversitelerde öğrencilerin, akademik ve idari kadrolarının aşılanması ile ilgili bir plan da ben bu yazıyı yazarken henüz açıklanmadı.
Bugüne kadar hata yaptık. Evet, yaptık. Sadece kararları alanlar değil, yanlışa ‘yanlış’ demeyen herkes biraz suçludur. Bunu bu yazıda ikinci defa kabulleniyorum. Ancak ben, aynı yanlışı tekrarlamak istemiyorum. Umarım hükümet de tekrarlamaz.
Açık açık yazmak lazım.
1- Haspolat şu aşamada hemen kapatılmalı, vakalar diğer bölgelere yayılmadan kontrol altına alınmalıdır.
2- Diğer üniversite bölgeleri mercek altına alınmalı, sürekli PCR testleri yapılmalıdır.
3- Hem yüz yüze hem online (hibrit) eğitim acilen durdurulmalı, akademisyenler, idari personeller ve öğrenciler aşı olana kadar üniversitelerde online eğitim devam etmelidir.
Biliyorum “Parayı sen mi vereceksin Ahmet?” diye soruyorsunuz. Bu soruya da yine araştırmamı yapıp cevap vereceğim.
Ama şimdiden, detaya inmeden, büyük bir sırrı sizlerle paylaşayım…
Yiyemeyecek kadar çok olandan alıp, yemek bulamayana vermek gerekiyor.
Hiç akıl almayacak bir fikir, öyle değil mi?