Konuşulmayanlar üzerine: Kürtaj (1) Merve Yiğiter

Okuma süresi: 3 dakika

Biz anlatıp, biz konuşacağız.

Ayıp sayılan, günah kabul edilen, yasak düşünülen ve bizleri bu ayıp-yasak-günah üçgeni içine hapsetmeye çalışıp, ihtiyaçlarımızı ve ihtiyaçtan doğan haklarımızı elimizden alıp isyan etmeyi dahil yasaklamanıza rağmen, biz anlatacağız. 

Her dönem güncel bir tartışma konusu olan kürtaj konusu,  kadınların sağlık, üreme, hak ve bireysel özgürlük meselesinden ziyade; daha çok nüfus politikası konusundan ele alındığından dolayı ironik bir şekilde kadınların değil, siyasilerin hatta siyasi “beylerin” konusu olmuştur. Bizim ülkemizde anlatan da karar veren de ne yazık ki biz kadınlar değil, siyasilerdir.

Aslında tahmin edersiniz ki, konu kadının kendi karar ve bedeni olunca; kadınlardan daha çok konuşmayı kendine hak gören bir zihniyetin politikacıları ve din adamları bir türlü susmayı kendilerine yakıştıramadıklarından olsa gerek; yıllardır konuştukça konuşuyorlar. Hoş, zaten kadın ile erkeğin eşit olmasının fıtrata ters düştüğünü savunan bir zihniyetin siyasi bıyıklıları; kadın haklarını nasıl kabul edip, nasıl sussun? İsterseniz, önce neler konuşulmuş; hatırlayalım.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtrata aykırı! (I. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde yaptığı konuşma.)

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Kız mıdır, kadın mıdır bilmem! (Konya mitinginde, Hopa’daki olayları protesto etmek için tank üzerine çıkan ve polis müdahalesi sonucu kalçası kırılan Dilşat Aktaş için kullandığı ifade.)

Dönemin Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek: Anası tecavüze uğruyorsa, çocuğun günahı ne? Anası ölsün.  (Samanyolu Haber’de katıldığı bir programda)

Dönemin Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu: Evdeki işler yetmiyor mu? (kadınların iş istiyoruz sayın bakanım sözlerine karşılık.)

Fetvacı Hoca Nuredddin Yıldız: Kadın çalışarak fuhuşa hazırlık yapar. Her çalışan kadın, gözü doymamış erkek demektir. Her çalışan kadın, fuhuşa hazırlık yapmış olur.

Başkan Yardımcısı Bülent Arınç: Kahkaha atan kadın iffetsizdir. Kadınsa o da iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak.

AKP Milletvekili Sefer Üstün: Tecavüzcü kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur. Tecavüze uğrayan kürtaj yaptırmasın.

Demişler…

                Sene 1983, Mayıs: Kadının kendi bedeni ve kararları üzerinde, anayasaya yeni bir madde eklenmiş ve kürtaj, olması gerektiği gibi hak sayılmıştı. Artık devlet tarafından bırakın kürtajı, düşük yapan kadınlara bile “katil kadın” bakışı ile yaklaşılmıyor, “kürtaj yaptırmak Türklüğe ihanettir” diyerek gereksiz milliyetçilik palavraları ile kadına şiddet uygulanmıyor, “Nüfus Planlanması Hakkında Kanun” ile kürtaj nihayet hak sayılabiliyordu.

                Şunu eklemeliyim ki, aramızda hala daha kürtajın katletmek olduğunu düşünen var ise algılarını bir açıklığa kavuşturmak isterim; 1983’te çıkarılan bu yasa sadece 9 veya  10. haftaya kadar olan gebelikler üzerinde yasaldı. Yani onuncu haftasına girmiş, cenin pozisyonunu almış, elleri ve ayakları belirginleşmiş, kalbi atan ve yavaş yavaş “bebek” olmaya başlamış bir fetüsün yaşama hakkı elinden alınmıyordu. Yani, kimse aslında gerçekten katil olmuyordu.

                Sene 2012, Mayıs: Dönemin TC Başbakanı, şu anki TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından konu tekrar gündeme taşınarak, “kürtaj cinayettir, her kürtaj bir Uludere’dir!” dedikten sonra resmen olmasa da fiilen kürtaj, kadınların elinden alınmıştır.

Buna inanmayan varsa, ülkedeki tüm devlet hastanelerini arayabilir ve kürtaj işlemi yapıp yapmadıklarını sorabilir. Bakalım bir avuç hastanenin kaç tanesi zorunlu bir sağlık tehdidi oluşturmadığı sürece bu yazılı yasal hakkı uyguluyor? Türkiye’de durum bu olsa da neden KKTC de bu yoldan gidiyor, ayrı bir tartışma konusu, başka bir makale yazısı…

                Şimdi, Sayın Devlet Bey’leri… Biraz da kürtaj meselesini, “hakkın gerçek sahiplerinden” dinleme sırası sizde. Biz kadınlar anlatacağız, sizler dinleyecek, okuyacak, duyacak, göreceksiniz.  Böylece üç maymunu oynama devrini de bizler birbirimize dayanarak kalemimizin gücüyle devrim yaparak yok edeceğiz. Onlar anlatacak, ben size yazacağım…

                Haftaya, yakın zamanda yaşanmış gerçek bir hikaye olan 21 yaşındaki Emel’in hikayesini okuyacaksınız. Emel’le bu zihniyet ile yönetilen ve sonucunda aslında birçok kadının gerek dört duvar arasında, gerek merdiven altlarında yaşayıp konuşamadıklarını biz konuşacağız.  

Haberi Paylaş >

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on print
Yazdır
Share on facebook
Share on twitter
Share on linkedin
Share on whatsapp

İLGİLİ HABERLER >

DİĞER HABERLER >

Ahmet Aslım

Ahmet Aslım

Memleketimize Yazılar

Barış Önel

Barış Önel

Memleketin Halleri

Cemre Gürdal

Cemre Gürdal

Dünya ve biz

Ceren Tüccaroğlu

Ceren Tüccaroğlu

Memleket Konuları

Damla Kodan

Damla Kodan

Memleket Günlükleri

Erol Ertugan

Erol Ertugan

Dıştan Bakış

Rabia Aslan

Rabia Aslan

Feminist Bakış

Hayri Samer

Hayri Samer

Memleket'te Haftsonu Seansı

Hilmi Arıca

Hilmi Arıca

Adalı Yazılar

Hamit Sakallı

Hamit Sakallı

Tribün Kıbrıs

Mert Akkaya

Mert Akkaya

Tarihsel Bakış

Merve Yiğiter

Merve Yiğiter

Toplumsal hak ve özgürlük

Tandoğan Yalkut

Tandoğan Yalkut

Memleket'te Ekonomi

Merve Soygazi

Merve Soygazi

Sosyal Medya ve İletişim

ANKET >

Anketler çok yakında güncellenecektir.