Memleket konularına dair ne yazsam diye çok düşünmüyorum. Bu memlekette her saniye yeni bir olaya, yeni bir rezilliğe şahit oluyorsunuz. Hangi birinde bahsedeceksin ki?
Benim bu yazımda değinmek istediğim şey son zamanlarda memlekette olanlar değil. Neler olup bittiğini, kimlerin neler yaptığını hepimiz biliyoruz. Hem de çok iyi biliyoruz. Yeterli tepkiyi veriyor muyuz? İşte bu oldukça büyük bir sorun.
“Bu memleket bizim!” diyoruz ya hep, peki bu memleket için neler yapıyoruz? Bu memleket bizimse neden susuyoruz? Korkularımız yüzünden mi? Sahi her gün korkularımız gerçekleşmiyor mu? Birlik olup harekete geçeceğimiz günlerin gelmesini diliyorum…
Tabii bir de dağa taşa bayrak dikerek memleketi sevdiğini kanıtlamaya çalışanlar var. O işler öyle olmuyor işte.
Memleketini sevmek, memleketinin senin olduğunu söylemek sadece lafta olmuyor.
Kendi ülkende söz hakkı artık sende değilse, ev sahibi değil de artık misafir konumuna düşmüşsen, iraden hiçe sayılıyorsa, memleketine dair olan kararları bile sen alamıyorsan oturup bir düşünmek gerekir. Bu memleket gerçekten bizim mi diye, bu memleketi gerçekten seviyor muyum diye bir düşünmek gerekir.
Onurlu bir toplumken şu an ezim ezim ezilen bir toplum olmanın ağırlığını düşünün.
Sürekli birilerine muhtaç olmanın ağır yükünü düşünün.
Gençlerin umutsuz bir biçimde bu adayı terk etme isteklerini düşünün.
Oturun ve sadece düşünün. Tüm bunlar onurunuza, gururunuza en önemlisi yüreğinize dokunmuyorsa bırakın memleket sevginizi, insanlığınızı sorgulayın.
Düşünürken çıkarlarınızı, menfaatlerinizi bir kenara koyup düşünün.
Ha tabii bana bir şey olmaz tuzum kuru diye da sakın düşünmeyin. O yılan gelip sizi de er ya da geç sokacak.