Türkiye Cumhuriyeti’nin İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesiyle Kıbrıs’ta da gündeme gelen İstanbul sözleşmesi ile ilgili KAYAD Proje Koordinatörü, feminist Mine Atlı Memleket Gazetesi’nin sorularını cevapladı.
Memleket Gazetesi muhabiri: İstanbul Sözleşmesi nedir, kadınlar için neden bu kadar önemlidir?
Mine Atlı: İstanbul Sözleşmesi kadına karşı şiddet ve ev içi şiddettin önlenmesine dair gerek şiddeti önleme, şiddet uygulayıcısını cezalandırma ve şiddet direnişçisini koruma anlamında taraf devletlere sorumluluklar yükleyen uluslararası sözleşmedir.
Sözleşmeye imzacı devletler bu sorumluluklarını yerine getirmelidir. Kadınlar için hayati öneme sahiptir
Ev içi şiddet ve kadına karşı şiddeti politik olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan bir şiddet türü olarak kabul etmektedir.
Bu sözleşmeden geri adim atmanın hukuki anlamlarının yanı sıra politik mesajı çok önemli. Ev içi şiddettin aile sorunu olarak kabul eden bir zihniyetin hakim olduğunu kabul etmektir. Kadından çok ailenin bütünlüğünü ve erkeğin egemenliğini kabul etmek demektir. Kadın hakları açısından bizi 20 yıl geriye götüren bir zihniyettir.
Memleket Gazetesi muhabiri: Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çıkması Kuzey Kıbrıs için ne ifade ediyor?
Mine Atlı: Kıbrıs’ın kuzeyi ciddi direnç göstermelidir. Biz sözleşmeyi onay yasamızla mevzuatımıza yerleştirmiş olsak da bu zihniyetin buradaki AKP taraftarları tarafından sahiplenmesi çok tehlikeli. Kıbrıslılar olarak bu zihniyete karşı ciddi direnç göstermeliyiz. Bu direncin en büyük göstergesi ülkemizde olmayan ev içi şiddet yasasını geçirmek olabilir.
Kadının toplumdaki rol ve statüsü, o toplumun demokrasi ve refah seviyesine ilişkin önemli bir veridir. Bu gerici zihniyetin asla toplumumuza hakim olmasına müsaade edemeyiz.